Haber: Erva GÜN

(ANKARA) - Alternatif Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Çayır, TBMM Milli Savunma Komisyonunda kabul edilen 21 maddelik Siber Güvenlik Kanun Teklifi'nin basın özgürlüğü ve kişisel verilerin korunması açısından büyük sorunlar yaratacağını belirtti. Çayır, teklifin, gazetecilere yönelik baskıyı artırarak, haber yapma özgürlüğünü kısıtlayacağını ve kişisel verilerin güvenliğini tehlikeye atacağını ifade etti. Kanun teklifinin belirsiz tanımları ve geniş yetkiler tanıması nedeniyle tartışmalara yol açtığı belirtiliyor. Muhalefet partileri de teklifin bazı maddelerini eleştirerek, kişisel hak ve hürriyetlerin korunması açısından endişelerini dile getirdi.

Siber Güvenlik Kanunu'nun Kritik Maddeleri

Çayır, teklifin emniyet, jandarma ve istihbarat gibi kritik kurumları kapsam dışı bırakırken, tüzel kişiliği olmayan kuruluşları bile kapsama almasını eleştirdi. Bu kuruluşlardan bilgi istenmesi durumunda, bilgi vermeyenlere cezai işlem uygulanacağını söyledi. Dijital bilgilerin nerede saklanacağı ve nasıl imha edileceği konularındaki belirsizliğin de endişe verici olduğunu vurguladı. Ayrıca, yetkilerin kurum yetkililerine verilmesinin de riskler doğuracağını ekledi. Teklifin, idareye geniş kapsamlı yetkiler verdiğini ve Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi'nin yetkilerinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) benzeri bir hale dönüşebileceğini kaydetti. Madde 6'daki düzenlemelerin, erişime sınırlama getirilmesine, gözaltına alınmaya, arama ve el koyma işlemlerine olanak tanıdığını belirtti.

Kişisel Verilerin Korunması ve Basın Özgürlüğü Riski

Çayır, kanunun bireysel mahremiyeti zedeleyeceğini ve özel hayatın gizliliğini ortadan kaldıracağını savundu. 8. maddedeki yetkiye göre, kurumların 'arama yapıyorum, el koydum' diyebileceğini ve dijital verilerin nerede ve nasıl saklanacağının belirsiz olduğunu söyledi. İki yıl sonra verilerin imha edilip edilmediğinin kontrolünün de zor olacağını dile getirdi. Türkiye gibi bir ülkede, kişisel bilgilerin nereden ve ne zaman sızabileceğinin garanti edilemeyeceğini vurguladı. Kanunun kamuya açık veya kapalı alanlarda, hatta iş yeri ve konutlarda arama yapılmasına olanak tanıdığını belirtti. Tanımların net olmaması ve potansiyel tehditlerin de kapsama alınmasının sorunlara yol açabileceğini ekledi. Çayır, kanunun, basın özgürlüğü ve ifade hürriyetini de tehdit ettiğini savundu. 16. maddede, 'veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı yapılmış' gibi algı oluşturma suçunun yaratıldığını söyledi. Geçmişte yaşanan sağlık verilerinin satışıyla ilgili davaları hatırlatarak, gazetecilerin veri sızıntısı haberi yaptıklarında 2 ila 5 yıl hapis cezasıyla yargılanabileceklerini ifade etti. Bu durumun gazetecilere yönelik baskıyı artıracağını belirtti.

Uzman Görüşü ve Çözüm Önerileri

Çayır, kanunda gazetecileri koruyacak herhangi bir hükmün bulunmadığını ve Basın Kanunu ile Siber Güvenlik Kanunu arasında çelişkilerin olabileceğini belirtti. Siber olayın tanımının çok geniş olduğunu ve her aşamada sıkıntı yaratabilecek bir kanun olduğunu ifade etti. Kanun teklifinin, konunun uzmanlarıyla ve paydaşlarıyla birlikte hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, bu şekilde tartışmaların önüne geçilebileceğini belirtti. Teklifin mevcut haliyle, Türkiye'nin siber güvenliğini sağlamaktan çok, özgürlükleri kısıtlayacağını savundu. Çayır, teklifin daha kapsamlı bir şekilde ele alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi. Bu sayede hem siber güvenliğin sağlanabileceğini hem de basın özgürlüğü ve kişisel verilerin korunabileceğini belirtti.